Eğer kendini filmin her sahnesini anlamaya zorluyorsan ve
Roger Waters değilsen ya tezgah niteliğindeki filmden kendine göre ruh halini
alırsın ya da 88 kez izlersin filmi hiçbir detayını kaçırmamak için. Ben bi’
izlediğimi ikinci kez izleyemeyen biri olarak ilkini tercih ettim.Geçtim
Tezgahın önüne II. Dünya Savaşı’nda babasını kaybeden Pink’in babasızlığını
anlamaya çalıştım. Zorlanmadım pek. Sonra eğitim sistemini en anlamlı şekilde eleştiren ikinci bölümü izledim.Evdeki cadaloz karısının her iğneleyici lafına karşılık
okulda çocuklara cetvel savuran
öğretmeni anlatan bölümünü başa alıp alıp sırıtarak izledim. Baktım Pink'in şiirini ezberlemişim.
‘’We don’t need no
education, we don’t need no thought control. Heey teacher leave them kids alone!’’
diye bağırdım şarkıya eşlik ederken , yani bağırmışım hiç farkında değilim. Ha
bir de açtım şu videoyu izledim.
Buralara yaz günü educatioon
Saçını kaşını kazıtan Pink’in ruhsal olarak dış dünyayla
arasında koca bir duvar olan ve yalnızlığı ile mutlu olan umursamaz bi ottan, sesin
yükseltebilen faşist bir lidere 180 derecelik dönüşünden cesaret alarak ben de saçımdan kaşımdan kurtulup tam tersime duygularımı açıkça söyleyebilen hayır diyebilen sesimi duyurmayı deneyebilen
biri mi olsam diye düşündüm. Sonra dedim Büşra sakin ol, bunu saçların varken
de halledebilirsin.’’ Nobody home, Is there anybody out there? ve Hey you’’
yalnızlığı anlatabilecek en güzel şarkılardır herhalde.
O 180 derecenin dönüşten sonra bizi faşist
liderimizin sesinden Run Like Hell karşılıyor. Son sahne ki tam bir çorba. Genel olarak bir yargılanma, solucan bir yargıç
tarafından. Duvardaki tuğlaların oluşumu tek tek ele alınıyor son sahnede, büyütürken sevgiye
boğan anneden ilgisizliği ile kaçırdığı sevgilisine kadar tüm tuğlalar.
Ve son.
Duvar yıkılır. Pink’in çığlıyı fondayken tuğlalarla anlatılan bir hayat etrafa
saçılır.
Bu filmi sabaha karşı 4 buçukta izlemiştim. Ve eğer siz de gecenin 4 buçuğunda ne hissettiğiniz bilmiyorsanız The Wall izleyin. İster istemez kendinizi dış dünyadan soyutlarken ördüğünüz duvarları tuğla tuğla ayırın.
Benden naçizane bir tavsiye. Hayatın zorluklarına karşı kendinizi korumak için duvar örmeyin, en saf hislerinizle oturun hiçbir gücün yıkamayacağına inandığınız kumdan kaleler yapın.