(Evrim Ağacı'ndan çalıntıdır. Sinestezi sahibi bir bireyin çizimidir.)
Duymuşsundur belki ‘Sinestezi’ kavramını. Dilimizdeki karşılığı
‘Birleşik Duyu’. Kabaca sinesteziye sahip olan kişiler (burayı dikkatli okumanı
öneriyorum.)
şarkıları görebilir,
sayıları veya harfleri renklendirebilir,
tatları şekillendirebilir
ya da şekillerin tadını alabilir.
Kafa karıştırıcı ama etkileyici, değil mi?
Kimileri bunu bir hastalık olarak tanımlıyor. Muhalefetim. Belki yüzeysel düşünüyorum ama ( en azından
düşünüyorum.) bence sinestezi bahşedilmiş bir farklılık. İnsanları kategorize
eden tuğladan farklılıkları söylemiyorum. Onların tek yaptığı aramıza duvarlar örmek. Tuğlaları
yukarı çıkmak için merdiven haline getiren farklılıklardan bahsediyorum.
Zararsız ve ‘özgürleştiren’.
Barış Manço şarkılarının tadını aldığım bir dünya hayal
ediyorum. Ben o dünyayı severim. 2 rakamının rengiyle si notasının tadını
karıştırır üstüne bir de bu renkli tadın resmini çizerim hatta yetinmeyip
çizdiğim resmi besteleyebilirim. Sevdiğim dünyadaki hayal gücünün
yapabildiklerine bak. Sinestezinin bunları yapamayacağının farkındayım ama ‘saçmalama’
bakışlarına sınırı olamayan dünyamda cevap verilmiyor. O hat burada çekmiyor.
Bu konuyla ilgili liseden hatırladığım tek şey, bir
arkadaşımı 7 rakamına benzetmem. Hayır, kambur değildi. Boynu bükük hiç
değildi. Niye benzettiğim hakkında hiçbir fikrim yok. Sanırım kör topal bir
sinestezim var. Ben daha çok La notasından çikolata tadı aldığım bir sinestezim
olmasını isterdim ama elde olanla yetineceğim.
Okuduklarıma göre annesini ılık süt, kardeşini kedi olarak
hatırlayan/düşünen insanlar varmış.
Sinestezi sahibiymişim gibi rol yaparsam eğer, o zaman gitardan
olma eski bir arkadaşa sahibim. Konuşurken ağzından notalar akan ve onları
penasıyla silen.
Ulaşım kartı bir
arkadaşım var, “Bakiyeniz yetersiz” diye küfreden ve çoğunlukla ağzı bozuk
olan.
Oda arkadaşım bir gazete. Üçüncü sayfası olmayan ve yarısı
karikatürle kaplı.
Öğretmenlerimden biri köpek. Hemen yanlış anlamayın kardeşini
kediye benzeten bir örnek var sonuçta.
(Aa ‘rakkam’ olan bir öğretmenimi de unutmayayım.)
Şimdi öğrendiğim teknik bilgileri ekleyeyim,
- Sinestezi
istemsiz ve otomatik olarak oluşmaktadır. Dolayısıyla kendinizi zorlayarak
3 sayısı ile mutluluk duygusunu eşdeğer görmeye başlamanız sinestezi
değildir.
- Sinestezik
algılar uzay-zamanda bir yere sahiptirler. Yani sinestezik bir algı her
mekanda oluşmayabilir.
- Sinestezi
algısı sabittir ve hep aynı şekilde oluşur.
- Sinestezik
algılar hafızada güçlü yer tutarlar ve kolay kolay unutulmazlar.
- Sinestezik
algı sonucu güçlü duyguların bir anda boşalması görülebilir.
(Evrim Ağacı seni
seviyorum.)
Birinci maddeyi
ciddiye alarak pes ediyorum. Olmuyorsa olmuyor.
Ama az önce ekşi bir
şarkı dinledim. Sanırım La notasını fazla kaçırmışlar.