30 Ekim 2018 Salı

Sıkıcı Not


Cennetten sıkılmaktan bahsetmiştim."Mutlu olmak zorunda hissetmek/Mutlu hissetmek zorunda olmak" aldı yerini.

Aslında iki düşünce birbiriyle bağlantılı. Başkalarına dışarıdan cennet görünen bir hayatta mutlu görünmek zorundasın. Yoksa adın doyumsuz ya da nankör olur. Eğer her şey teoride çok güzel görünüyorsa ama canın her sıkıldığında sahip olduklarını kendine hatırlattığın halde o eksik hissin önüne geçemiyorsan kendini suçlama. Şımarıklık değil yaptığın. Mutsuz olmak için büyük bir sağlık problemine ya da devasa bir borcunun olmasına gerek yok. Başkasına küçük görünen sorun, sorun yok demek değildir. O sorun var. Ve senin canını sıkıyor. 
Bunu hisseden ne kadar çok insan var ve hepsi de ne kadar suçluyor kendilerini boş yere mutsuz olduklarını düşünerek.

Babamı kaybetmemin ilk zamanları dayanılmaz bir acı çektim. İçinde kocaman bir boşluk var ve kesinlikle hiçbir çözümü yok. Zamanla o kadar güzel iyileştim ki eskisinden daha güçlüydüm. 
Bir zaman o acı beni içten içe yedi ama sonrasında yeniden doğdum. Bu görünür ve ziyadesiyle büyük bir sorun örneğim. Görünmeyen sorun örneğim bende kalsın. Dışarıya sorun görünmeyen ama varolan sorunum beni daha fazla yıpratıyor. Acı çekiyorum ama güçlenemiyorum. 

Bu yazıyı yazıyorum. Eminim çok insan okumayacak. İsterim ki bir kişi bile olsa o içi sıkılan birine ulaşabilirim. Sanmıyorum.
Nasıl ki okyanusa şişe bırakan kişi içine yazdığı mektubu bir cevap beklentisi içinde olmadan yazar, ben de bir geri bildirim beklemeden yazdım bu sıkıcı notu.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder